Hayat, bazen aniden, beklenmedik olaylarla alt üst olabilir. İşte bu haberimizde, üç yıllık iş hayatı boyunca özveriyle çalışan, umut dolu bir genç adamın yaşam hikayesini sizlerle paylaşıyoruz. Şanssız bir kaza sonucu bacağı sakatlanan genç, hayallerinin peşinden koşarken acı bir gerçekle yüzleşmek zorunda kaldı. Artık bir iş bulabilme umudunu kaybeden Yusuf, hayatının tüm dönemini geçirdiği şehir parkında çadırda yaşamaya başladı. Bu yazıda hem onun hikayesini anlatacağız hem de sesini duyuracağımız can dostları ve yardımlar için neler yapılabileceğinin bir yolunu çizeceğiz.
Yusuf, 28 yaşında, İstanbul’da yaşayan, neşeli ve enerjik bir gençti. İş hayatında kendini kanıtlamış, uzun yıllar bir kafe işletmesinde çalışmıştı. Hayatı oldukça sıradan ve huzurluydu; ta ki geçirdiği talihsiz kaza her şeyini alt üst edene kadar. Yusuf, bir sabah işe gitmek üzere evinden çıkarken bisiklet kazası geçirdi. Kaza sırasında bacağına aldığı darbeyle ciddi bir yaralanma yaşadı. Hemen hastaneye kaldırıldı, fakat bacak kaybı, yıllarca sürecek bir rehabilitasyon sürecinin başlangıcını işaret ediyordu. Ameliyat sonrası beklenen iyileşme ne yazık ki gerçekleşmedi ve onu bekleyen zorluklar daha yeni başlıyordu.
Doktorların öngördüğünden daha uzun süren tedavi süreci, Yusuf’un işini kaybetmesine neden oldu. Çalışma gücünü kaybetmiş, kendine olan güvenini yitirmişti. Çalıştığı kafenin sahibi, durumu anlıyor olsa da, mali koşullar buna elvermedi ve ayrılmak zorunda kaldı. Üzerindeki yük gitgide ağırlaşıyordu; başta maddi kayıplar, sosyal ilişkilerindeki değişiklik ve yalnızlık hissi derken, zaman içinde psikolojik bir çöküş de başladı.
Yusuf, işsiz kalmasının ardından kısa süreli ailesinin yanında kalmayı denedi. Fakat zamanla ailevi ilişkilerde de sorunlar baş göstermeye başladı. Ailesinin maddi sıkıntıları ve onun da artık bir "yük" olması, gerginliklere neden oldu. Bir süre sonra, parka yerleşmeye karar verdi; bu sayede hem maddi yükten kurtuldu hem de dışarıda kalarak gözlerden uzakta durabileceğini düşündü. Parkta çadır açmak, gündelik yaşamını sürdürmek için mantıklı bir yol gibi görünüyordu, ancak geceyi açık havada geçirmek, daha önce yaşamadığı bir zorluk olacaktı.
Şimdi, parkta her güne uyandığında hafif bir üşüme hissiyle karşı karşıya kalıyor. Ağaçların gölgesinde, çadırında kaybolmuş bir hayat sürüyor. Her ne kadar zor olsa da, belirli bir düzen oturtmaya çalışıyor; çoğu gün geçirdiği zaman zorluklarla dolu. Gündüz saatleri parktaki diğer insanlar, yürüyüş yapanlar ve çocuklar içinde kayboluyor. Ancak akşam olunca yalnızlaştığını hissediyor. Çadırda geçirdiği hüzün dolu günlerin ardından, hayatı boyunca hayalini kurduğu iş yaşamından uzaklaşmayı bir türlü kabullenemedi. Çalışmak istemesine rağmen, birçok defa iş bulmayı denediyse de bacağındaki sakatlık, onu geri planda tutuyordu.
Yusuf için parkın sunduğu bir teselli var: diğer sokak hayvanları. Onların yanında kendisini daha az yalnız hissediyor. Sosyal medya üzerinden, sokak hayvanlarına yönelik bir topluluk oluşturmakta ve kendince yaşama tutunmaya çalışmaktadır. Bazen kendine yeni bir yol açacak küçük iş fırsatları çıkıyorsa da, henüz belirli bir güce kavuşabilmiş değil. Birçoğu kendisine yardım etmek için çaba gösteriyor. Ama Yusuf, öncelikle kendisini toparlamanın ve yeni bir yaşam kurmanın peşinde.
Hayatının geri kalanını geçirmek istemediği bu koşullara dair mücadeleleri sürüyorken, bir şeylerin değişmesi için neler yapabileceğini düşünmeye başladı. Kaza geçirdiği dönemde aldığı desteklerin ve arkadaşlarının yardımları, çok büyük bir fark yaratmadı; yalnızlığını kıracak bir el bulamadı. Çevresinden, parkta yaşamak zorunda kaldığı dönemde birçok kez yardım talebinde bulunmasına rağmen pek çok insan sadece bakışlarıyla geçmişte bıraktı.
Hikayesi, belki birçok insana ilham verici olabilir. Onun gibi düşen ama direnen, tekrar ayağa kalkmak için mücadele eden birçok insan bulunuyor. Tüm bu sürecin sonunda, Yusuf tüm yaşadığı zorlukları geride bırakarak yeni bir hayal peşinde koşmak için kararlıdır. Çoğu yerde, hayata tutunan gençlerin sayısı azalmamakta; bu yüzden toplumsal bilinçlenmeye ihtiyaç vardır. Belki de birkaç yardım elinin varlığı, bir bireyin hayatında köklü değişiklikler yaratabilir. Bu yüzden herkesin bu hikâyeye kulak vermesi ve daha fazlası için el uzatması, belki de bir sonraki hayat kurtarıcı olacaktır.