Ülkemizde yaşanan korkunç bir olay, toplumda büyük bir infial yaratırken, eski sevgiliye uygulanan şiddetin boyutları gözler önüne serildi. Genç bir kadın, abisi tarafından bir dizi işkenceye maruz kaldı ve olayın detayları adeta kan dondurucu. Olayın ana karakteri olan genç kadın, abisinin "Çiğ çiğ yiyeceğim" diyerek kendisine uyguladığı işkenceden nasıl kurtulduğunu, yaşadığı travmanın etkilerini ve bu süreçte yaşadıklarını sosyal medya üzerinden paylaştı. Bu trajik olay, şiddet konusunda farkındalık yaratma çabalarını da beraberinde getiriyor.
Olay, İstanbul'un kenar mahallelerinden birinde gerçekleşti. İddiaya göre, genç kadın eski sevgilisiyle olan ilişkisini sonlandırdıktan sonra, abisi tarafından hedef alındı. Kız kardeşinin eski sevgilisiyle olan bağlantısından rahatsızlanan abisi, kendine göre bir ceza biçimi geliştirdi ve korkunç bir işkence süreci başlattı. Genç kadına, akıl almaz şiddet uygulayan abisi, onunla tartışarak custodial care'e gönderdiği bir akşamda, "Çiğ çiğ yiyeceğim" diyerek alay etti ve birçok yerinden yaraladı. Bunun üzerine olayın detayları ortaya çıkmaya başladı ve sosyal medyada dalga dalga yayılan bu durum, toplumda tepkilere neden oldu.
Olayın medya aracılığıyla duyulmasının ardından, sosyal medya platformlarında kullanıcılar duruma büyük bir öfkeyle tepkiler gösterdi. Hashtag'ler altında birleşen kullanıcılar, şiddete karşı durmanın ve farkındalık yaratmanın önemine dikkat çekti. Olay, yalnızca bir kadına uygulanan şiddet örneği olmaktan öte, toplumda yaygın olan cinsiyet temelli şiddet meselelerine de parmak bastı. Kullanıcılar, benzer olayların önlenmesi adına bağış kampanyaları düzenleyerek, mağdur kadınlara destek olma çalışmaları başlattı.
Bu olayın neden olduğu travmanın, sadece mağdur üzerinde değil, aynı zamanda toplumun tüm kesimlerinde derin etkiler yarattığı düşünülüyor. Şiddet olaylarının bu denli sıradanlaşmasının önlenmesi adına, hem bireylerin hem de kurumların üzerine düşen sorumluluklar bulunduğu gerçeği bir kez daha açığa çıkmış durumda. Ötekileşme, cinsiyet ayrımcılığı ve aile içi şiddet gibi konuların sosyal medyada gündeme gelmesi, toplumda kalıcı değişim ve önlem alma ihtiyacını da gündeme getiriyor.
Sonuç olarak, eski sevgiliye yapılan bu korkunç işkence olayı, yalnızca bir bireyin yaşadığı trajedinin ötesine geçmekte, daha büyük sorunlara da ışık tutmaktadır. Kadına şiddetle mücadelenin her bireyin sorumluluğunda olduğu, farkındalık kampanyalarının ve eğitimlerin öneminin arttığı bir dönemde, bu tür olayların tekrar yaşanmaması için tüm topluma büyük görevler düşmektedir. Olayın sonuçları ve toplumsal duyarlılık üzerine düşünmek, gelecekte benzer acıların yaşanmaması adına kritik bir rol oynayacaktır.