Türk balıkçılığı, her yıl sezon açılışıyla birlikte yerel ekonomiye, istihdama ve deniz ekosistemine katkı sunuyor. Balıkçılar, nostaljik bir heyecanla vuracakları ilk dalgalar için hazırlıklarını sürdürüyor. Bu yıl, yurttaşların taze deniz ürünleriyle buluşacağı sezonu sabırsızlıkla bekliyor. Her yıl olduğu gibi, nisan ayının son haftasıyla birlikte açılacak olan av sezonu, balıkçıların “vira bismillah” demesiyle start alacak.
Balıkçıların yıllık gelirlerini büyük ölçüde etkileyen bu sezon, sadece maddi kazanç değil, aynı zamanda denizlerimizdeki ekosistem dengesinin de yeniden sağlanması adına büyük önem taşıyor. Her yıl, belirli türlerin avlanma süresi, bilim insanları ve tarım uzmanları tarafından belirleniyor. Bu sene de, sürdürülebilir balıkçılık anlayışı çerçevesinde belirlenen av kotası ve balık türleri, hem balıkçıları hem de tüketicileri etkiliyor. Av sezonunun açılması, sadece balıkçılar için değil, tüm sucul yaşam için büyük bir fırsat.
Geçtiğimiz yıl, özellikle Covid-19 pandemisi nedeniyle balıkçıların yaşadığı zorluklar bu sezonda da akıllarda. Ancak sektör temsilcileri, bu yıl tedbirli şekilde hareket edeceklerini, özellikle balıkların korunması ve sürdürülebilir avlanma yöntemlerinin uygulanması için büyük çaba göstereceklerini belirtiyor. Yüzde 30’u yerel balıkçılar tarafından yakalanan toplam balık tonajı, bu yılki sezon için merakla bekleniyor. Bilhassa lüfer, sardalya ve çupra gibi geleneksel av türleri, hem tüketicilerin hem de balıkçıların yüzünü güldürecek.
Sezon öncesi balıkçılar, teknelerini hazır hale getirmek ve malzemelerini gözden geçirmek için hummalı bir çalışma yürütüyor. Tekne bakımlarının yanı sıra, avlanma ağları, teknelerin güç sistemleri ve güvenlik ekipmanları gibi birçok konuda titizlikle çalışıyorlar. Birçok balıkçı, yereldeki destekleme projelerinden ve hibe imkanlarından faydalanarak, bu sezonu daha verimli geçirmeyi hedefliyor. Balıkçı kooperatifleri, üyeleri için eğitici seminerler düzenleyerek sürdürülebilir balıkçılık konusunda farkındalığı artırmaya çalışıyor.
Bu yıl ayrıca, denizlerin korunmasına yönelik birkaç yeni girişim de dikkat çekiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın yürüttüğü deniz ekosistemini koruma programları, balıkçıların avcılık alanlarını etkileyerek dengeli bir avlanma dengesini sağlamayı amaçlıyor. Bu durumda, balıkçılar sadece kazanç sağlamakla kalmayıp, deniz ekosisteminin sürdürülebilirliğine de katkıda bulunmuş olacak.
Sonuç olarak, balıkçılar "vira bismillah" diyerek, yeni sezonun getirdiği umutlarla denizlere açılmayı bekliyor. Balıkçıların yüzlerini güldüren bu başlangıç, yerel ekonominin canlanmasına ve taze deniz ürünleriyle sofralarımıza lezzet katmaya hazırlanıyor. Tüketiciler de, yerel balıkçılardan alacakları ürünlerle hem sağlıklı beslenme imkanına erişecek hem de ekonomik sürdürülebilirlik açısından destek sağlayacaklar. Bu sezon, sadece bir başlangıç değil; aynı zamanda denizlerimizin temizlenmesi, ekoturizmin yükselmesi ve doğal kaynakların korunması adına yeni bir adım olacaktır.