Son günlerde Türkiye'nin birçok şehrinde yaşanan akran şiddeti olayları, Ankara'da yaşanan bir örnekle yeniden gündeme geldi. Sosyal medya platformlarına yansıyan bir video, bir grup gencin, akranları olan bir kızı nasıl darp ettiğini gözler önüne serdi. Olayın ardından sosyal medyada büyük bir infial oluşurken, birçok kişi bu tür şiddet eylemlerinin nereden kaynaklandığını sorgulamaya başladı. Akran şiddetinin artış göstermesi, gençlerin psikososyal durumları ve sosyal medya etkisi gibi birçok farklı faktörü de beraberinde getiriyor.
Akran şiddeti, gençler arasında meydana gelen fiziksel, sözel veya sosyal saldırganlık olarak tanımlanabilir. Genellikle ergenlik döneminde ortaya çıkan bu tür davranışlar, birçok faktörden kaynaklanmaktadır. Özellikle gençlerin sosyal medya kullanımı, bu davranışların sergilenmesinde önemli bir rol üstleniyor. Sosyal medya platformlarında paylaşım yapmanın kolaylığı ve anonimlik hissi, bazı gençlerin şiddet içeren eylemleri daha cesurca gerçekleştirmelerine neden olabiliyor. Bunun yanı sıra, gençlerin arkadaş baskısı, yalnızlık hissi ve düşük özsaygı gibi kişisel sıkıntıları da akran şiddetinin tetikleyicileri arasında yer alıyor.
Ankara'daki bu son olay, çocukların ve gençlerin sosyal ilişkilerinin ne denli tehlikeli bir hal alabileceğini gösteriyor. Video kaydı, hem faillerin hem de mağdurun yaşadığı duygusal çöküşü belgeleyen bir kanıt niteliği taşıyor. Mağdur genç kızın yaşadığı travma, sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik etkiler de yaratacak. Uzmanlar, akran zorbalığının mağdurlarında kaygı, depresyon ve sosyal izolasyon gibi ruhsal sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtiyor. Her ne kadar video marjinal bir grup tarafından paylaşılmış olsa da, olayın medyada yer bulması, diğer gençlerin de benzer şiddet eylemelerine yönelme riskini artırabilir.
Söz konusu olay sonrası, Ankara'da birçok kişi bu tür olayların önlenmesi için ne tür adımlar atılabileceğini sorguluyor. Eğitim kurumları, aileler ve toplumun her kesimi bu konuda sorumluluk almalı. Okullarda akran şiddetini önlemeye yönelik programların artırılması ve fiziksel şiddet yerine sağlıklı iletişim yollarının öğretildiği eğitimlerin verilmesi büyük önem arz ediyor. Ailelerin de çocuklarına karşı duyarlı olmaları, onları dinlemeleri ve olası sorunlarla ilgili açık bir iletişim kurmaları gerekiyor. Böylece, gençlerin ruhsal durumu ve sosyal ilişkileri daha sağlıklı bir yapıya kavuşturulabilir.
Bunun yanı sıra, sosyal medya platformlarının da bu tür şiddet içeriklerine karşı daha hassas olması gerekiyor. Kullanıcıların paylaşım ve etkileşimlerini izleyen sistemlerin geliştirilmesi, bu tür içeriklerin hızla yayılmasının önüne geçebilir. Hukuki önlemler de alınarak, akran şiddetinin sonucunda adli işlemler başlatılabilir. Bu nedenle, toplumun tüm kesimlerinin bu konuda duyarlı olması ve gençlerin sağlıklı bir ortamda büyüdüğünü bilincine varması son derece önemli. Ankara'daki bu olay, hem genç neslin eğitimi hem de aile içindeki iletişimin güçlendirilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.
Sonuç olarak, akran şiddeti yalnızca bir sorun değil, aynı zamanda bir toplumsal felaket haline dönüşmeden önce üzerine düşünülmesi gereken bir konu. Gençlerin yaşadığı travmaların ve şiddetin önlenebilmesi için siyasi irade, eğitim sistemleri ve ailelerin çabaları bir araya gelmeli, bu sorunla birlikte mücadele etmeliyim. Ankara'daki bu olay, belki de her birimizi kendi çevremizde, ailemizle ve arkadaşlarımızla bu konuyu ele almaya ve sorumlu davranmaya teşvik eden bir uyarı niteliği taşıyor.