Küçük bir dükkan, koca bir dünya. İstanbul'un tarihi semtlerinden birinde, sadece 10 metrekarelik bir alanda, saat ustası Ali Bey, geçmişin zamana meydan okuyan parçaları ile geleceğin yenilikçi saatçilik geleneğini bir araya getiriyor. Ali Bey'in dükkanına girdiğinizde, duvarları saran vintage saatlerin sesi sizi karşılıyor. Her bir saatin farklı bir hikayesi var; bazıları yüzyıllar öncesine uzanıyor, bazıları ise Ali Bey'in çözme yeteneğini sergilediği modern parçalar.
Ali Bey, çocukluğundan beri saatlere özel bir ilgi besliyordu. Dedesi de saat ustasıydı ve Ali'nin elinden tutarak ona bu sanatı öğretti. Efsane saatlerin mekanizmaları, şu an 60'larını geçmiş olan ustaya ilham kaynağı oldu. “Her bir saat bir mühendislik harikası. Onlarla iletişim kurmayı ve onların ruhunu anlamayı öğrendim.” diyor Ali Bey, dükkanında saatleri incelerken. Dükkanında, tamir ettiği eski saatler kadar, rekabetin yoğun olduğu modern saatlerden de en çok istenenleri bulmak mümkün. Ancak onun asıl tutkusu, tarihe tanıklık etmiş saatleri restore etmek ve onlara yeni bir hayat vermek.
Ali Bey’in yaptıkları sadece basit bir tamir süreci değil; bu, saatlerin ruhunu yeniden canlandırma çabası. Zamanla aşınmış parçaları, kaybolmuş mekanizmaları bir araya getirip, geçmişin estetiğini günümüze taşıyor. “Restorasyon sırasında, her zaman orijinal parçaları kullanmaya çalışıyorum. Yılların getirdiği patinayı da koruyarak, saatin hikayesini yaşatabiliyorum.” diyor. Her tamir, onu geçmişle geleceği birleştiren bir köprü gibi düşünüyor.
Ali Bey’in dükkanında yalnızca eski saatler yok. Mimari açıdan da dikkat çeken bu dükkan, lezzetli bir kafe havası taşıyor. Zaman zaman müşterileri saatleri beklerken, bir fincan kahve eşliğinde bu eşsiz anektodların tadını çıkarıyorlar. Dükkanın atmosferi o kadar sıcak ki, adeta bir zaman yolculuğuna çıkıyorsunuz gibi hissediyorsunuz.
Günümüzde dijitalleşme ve hızlı tüketim alışkanlıkları, geleneksel zanaatkarları tehdit ediyor. Ancak Ali Bey, bu duruma karşı mücadele veriyor. “Benim işim sadece bir saat tamir etmek değil; aynı zamanda bu zanaatı da yaşatmak.” diyor. Ali Bey’in başarısının ardında, yalnızca teknik bilgi değil, aynı zamanda yıllar süren bir sevgi ve tutku yatıyor. “Her koşulda, bir saatin içine bir parça ruh katmak, onu yaşatmak için buradayım.”
Ali Bey’in dükkanında sadece yerli değil, yurt dışından da saat tutkunları geliyor. “Bazı insanlar, tek bir saat için milesce yol kat ediyor. Gelen her müşteri, beni daha çok ileriye taşıyor.” diyerek, bu işin uluslararası boyutunu da anlatıyor. Hiçbir zaman sona ermeyen bir öğrenme sürecinde olduğunun bilinciyle, Ali Bey; yaşına, tecrübesine rağmen sürekli olarak kendini geliştiriyor.
Dükkanında yapılan her tamir, bir hatıra; zamanın durduğu anlar. Ali Bey, “Saatler, sadece zamanı değil, aynı zamanda anıları da taşır.” diyerek duygularına ve hatıralarına sahip çıkıyor. Her saat, yalnızca bir nesne değil, insanlar için special bir anlam taşıyor. Ali Bey, memnuniyetle her saat sahibinin özel anılarını dinliyor ve bu anlarla kendi deneyimlerini harmanlıyor.
Sonuç olarak, Ali Bey, zamanın hızla geçtiği, her şeyin dönüştüğü bir dünyada, kendi küçük dükkanında geçmişle bir köprü kurarak, mekanik sanatının nesilden nesile aktarılmasını sağlıyor. Onun yaptığı iş, yalnızca bir tamir süreci değil; aynı zamanda kültürel bir mirası yaşatma çabasıdır. Tarihe tanıklık etmiş saatlerin, onun ustalığı ile hayat bulduğu bu dükkan, hayalleri gerçeğe dönüştüren bir mekan, geçmişin ve geleceğin buluşma noktası olmaktan kaçınılmıyor.